Bayramın gelişi herkesi telaşe içerisine sokarken ortak taraftan da geçmişe iştiyak götürüyor. Yaşları 60 ve kimlik kişilerin geçmişteki bayram alışverişi, bayram kutlama kartı kartı istihzar heyecanı ve postanelerde pöçük bekledikleri dönemlere özlemleri hala evvela günkü gibi. Mardin'de canlı 70 yaşındaki, zor sarıklı Mehmet Dinçel, basma kutlama kartı kartlarının bulunmadığı zamanlarda öz elleriyle karton üstünde desen çizip elan sonradan bunları boyayıp üstünde de kutlama kartı notu ilaveten postanenin alternatifini tuttuklarını anlattı.
Gençliğindeki bayram heyecanından bahseden zor sarıklı Mehmet Dinçel, ayakkabıyı aldıklarında aman kimesne kaçırmasın sanarak başuçlarında yattıklarını söyledi. Bayramı dört gözle beklediklerini aktaran Dinçel, "Yakınlarımızı şayet o zamanın şartlarına mucibince şehrimizde konuk yerine gelmişlerse ağırlardık. Gelmeyenler düşüncesince mektupla yahut bayram kartlarıyla kutlardık. Basılı kartlar vardı. Basılı kartlardan evvela tığ öz elimizle kartondan ayrışık desenler çizerek üstünde bayramla ait laflar kaydedilmek kanalıyla yaptığımız desenleri mobilyasız boya ile boyardık. Amaç o kartın iyi ortak halde oluşmasıydı. O halde zarfın içre bırakır hesabına kime göndereceksek onun adını, soyadını, memleketini edip o halde hazırlardık. Postanede pöçük vardı. Postanelerde o devirde pullar vardı. Pullar koleksiyonu vardı. Biz o devirde pul koleksiyonu yapardık. Çok bahtiyar oluyorduk lakin deminden bundan sonradan kalmadı. O dönemler geçti. Biz o dönemleri dört gözle arıyoruz. Şimdi telefonla, mesajla, görüntülü aramayla o halde günümüzü geçiriyoruz" dedi.
Teknolojinin varlığının iyi bulunduğunu tamlayan Dinçel, "Teknoloji hakkıyla iyi ortak obje ego değişen teknolojinin büyümesine dirlik değilim. Mutlu oluyorum. Şimdi lezzet yerine sorsanız tallahi keyfi tuzu namevcut işin gerçeği. O dönemler hakkıyla aşırı bahtiyar oluyorduk. Karnımızı atlatmak soğanla doyursak bahtiyar oluyorduk. Şimdi olanaklar herhangi ortak şeye amelî herhangi ortak obje mevcut lakin insanoğlu bahtiyar değil. İnsanlar abat iktisap etmek içre ne yapıyor. İstediğini elde edemiyor. Tüm İslam aleminin bayramını canı içten kutluyorum" halinde konuştu.
Kübra Nur Atik
Gençliğindeki bayram heyecanından bahseden zor sarıklı Mehmet Dinçel, ayakkabıyı aldıklarında aman kimesne kaçırmasın sanarak başuçlarında yattıklarını söyledi. Bayramı dört gözle beklediklerini aktaran Dinçel, "Yakınlarımızı şayet o zamanın şartlarına mucibince şehrimizde konuk yerine gelmişlerse ağırlardık. Gelmeyenler düşüncesince mektupla yahut bayram kartlarıyla kutlardık. Basılı kartlar vardı. Basılı kartlardan evvela tığ öz elimizle kartondan ayrışık desenler çizerek üstünde bayramla ait laflar kaydedilmek kanalıyla yaptığımız desenleri mobilyasız boya ile boyardık. Amaç o kartın iyi ortak halde oluşmasıydı. O halde zarfın içre bırakır hesabına kime göndereceksek onun adını, soyadını, memleketini edip o halde hazırlardık. Postanede pöçük vardı. Postanelerde o devirde pullar vardı. Pullar koleksiyonu vardı. Biz o devirde pul koleksiyonu yapardık. Çok bahtiyar oluyorduk lakin deminden bundan sonradan kalmadı. O dönemler geçti. Biz o dönemleri dört gözle arıyoruz. Şimdi telefonla, mesajla, görüntülü aramayla o halde günümüzü geçiriyoruz" dedi.Teknolojinin varlığının iyi bulunduğunu tamlayan Dinçel, "Teknoloji hakkıyla iyi ortak obje ego değişen teknolojinin büyümesine dirlik değilim. Mutlu oluyorum. Şimdi lezzet yerine sorsanız tallahi keyfi tuzu namevcut işin gerçeği. O dönemler hakkıyla aşırı bahtiyar oluyorduk. Karnımızı atlatmak soğanla doyursak bahtiyar oluyorduk. Şimdi olanaklar herhangi ortak şeye amelî herhangi ortak obje mevcut lakin insanoğlu bahtiyar değil. İnsanlar abat iktisap etmek içre ne yapıyor. İstediğini elde edemiyor. Tüm İslam aleminin bayramını canı içten kutluyorum" halinde konuştu.Kübra Nur Atik 
