İçtihat Bülteni'nden edinilen bilgiye göre, Aile Mahkemesi'ne başvurma fail Y.B., benzeri O.B.'den ayrılmak istedi. Davacı kadın, dünyaevi donanması kurulduktan sonradan davalının sövme ve taşlama ettiğini, sadakatsiz davrandığını, maşer içinde önemsiz düşürücü gır ve eylemlerde olduğunu öne sürdü.
Davalı koca O.B.'nin daim ayrılma isteğini dile getirdiğini gelecek sürerek tarafların boşanmalarına, 6 bin TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 500 bin TL maddi, 500 bin TL ödence davası ödenmesine değişmeyen verilmesini istem etti. Davalı koca O.B., kâffesi iddiaları kamuflaj etti. Kendisinin ilk, davacının ise ikinci birlikteliği olduğunu, davacının evliliğin evveli gününden itibaren maddesel taleplerde bulunmaya başladığını, düğünün doğrudan arkası sıra takılan aksesuarları bozdurarak vezneci yerine yatırdığını dile getirdi. Mahkeme; tarafların beraberce aldıkları değişmeyen ile ayrı yaşamaya başladıkları, adamın eşinin işi ve geliri olmadığını bilmiş bulunduğu hâlde kredi kartlarını iptal ettirdiği, giderlerini karşılamadığına ilgi çekti.
Boşanmaya etmen bulunan vakalarda adamın tam, kadının ise yanlışsız bulunduğu sebebi öne sürülerek tarafların boşanmalarına, eş eş yararına bin TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 20 bin maddesel ödence ödenmesine, ödence davası talebinin ise davacının yabanlık haklarına hücum teşekkül bedel özellikte detone indinde davranışın varlığı ispatlanamadığına hükmetti. Kararın temyiz edilmesiyle devreye giren Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, kredi kartı iptal ettirmenin yabanlık haklarına hücum durumunda olduğuna hükmetti. Dava dosyasını baştan değerlendiren Aile Mahkemesi, evveli sonucunda direndi. Davacı eş bu sonucu da temyiz edince devreye bu kere Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.
Emsal özellikte indinde karara imza atan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, karısının kredi kartını iptal ettiren kocayı detone buldu,. Kararda şu ifadelere toprak verildi: “Eşinin işi ve geliri olmadığını bilici erkeğin, kadının kullanmakta bulunduğu kredi kartlarını iptal ettirdiği, giderlerini karşılamadığı, bundan dolayı kendisini arayan kayınvalidesine ‘manyak karı' söylediği anlaşılmaktadır. Boşanmaya etmen bulunan vakalarda eş eşin tam, eş eşin ise yanlışsız bulunduğu noktasında domestik duruşma ve hususi bitirme ortada bağdaşmazlık bulunmamaktadır. Bu izahat ışığında konkre fenomen incelediğinde, adamın detone davranışları zımnında kadının yabanlık haklarının saldırıya uğramış bulunduğu açık olup, savlayıcı eş yararına içsel tazminata egemenlik edilmemesi bozmayı gerektirmiştir. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi fek sonucuna uyulması gerekirken eski kararda direnilmesi kökler ve yasaya aykırıdır. Mahkeme kararının bozulmasına oy donanması ile hükmedilmiştir.”
Süleyman Aydın