Osmanlı çağında İstanbul Haydarpaşa'dan İzmit'e derece uzanan 91 kilometrelik sert yolu hattı, 1873-1910 tarihleri ortada nesir edildi. İzmit şimendifer istasyonunun açılmasıyla önceki aşamada Anadolu'dan mevrut hammaddelerin İstanbul'a aşırı hâlâ çelimsiz müddette kavuşması hedeflenerek, derya eliyle mevrut malların da şimendifer aracılığıyla en çelimsiz müddette gine İstanbul'a kavuşması sağlandı. Böylece İzmit Tren İstasyonu ve çevresindeki yapıların herhangi ortak bir tanesi ayrı zamanlarda, gerekseme duyuldukça yapıldı. İzmit Garı'nın planları ise Alman mimar Otto Ritter kabilinden çizildi. Neo-klasik üslupla nesir edilen gar, Mustafa Kemal Atatürk ilkin edinmek az daha nice büyüklük adamının karşılanma törenlerine şehadet etti.
Gençler düşüncesince eğitim yuvası oldu
Uzun senelerdir müze kendisine görev sağlayan gar, akıbet 5 senedir gençleri ağırlayan eğitim yuvasına dönüştü. Bina içindeki katalog çoluk çocuk düşüncesince ibret emek vermek olanağı sunarken, sezinleme kısmı de gençlere müteveccih robotik kodlama, sentetik zeka kabilinden eğitimlerin verilebildiği ortak işlik konumunda bulunuyor.
"1910 senesinde şimendifer garı faaliyete başladı"
Binanın tarihçesi ve zamanı dokusundan bahseden TÜGVA Kocaeli İl Temsilcisi Yasin Kaplan, "19. yüzyılda kâffesi dünyayı muhasır endüstrileşme hareketi sonunda Osmanlı Devleti'ni de kuşattı. Özellikle ulaşımın kolaylaşması ve ucuzlaması dair ortak baskıya etmen oldu. Bunun sonucunda de İzmit ile İstanbul arasındaki hammadde ihtiyacını ferahlatmak amacıyla ortak şimendifer yolu gereksinimi doğdu. 1871 senesinde süregelen yapım 1873 senesinde nihayete erdi. Karşılama salonu, gar gereksinimi doğmasıyla bu gördüğümüz şimendifer garımızın inşaatı başladı. Alman mimar Otto Ritter kabilinden projelendirilen inşaat, 1873 yılından 1910 yılına derece bitmeme etti. 1910 senesinde binamız şimendifer garı kendisine faaliyete geçti. Bina, 1910 yılından sonraları Mustafa Kemal Atatürk de ilkin edinmek az daha nice büyüklük erkanını, büyüklük büyüğünü, bürokratı, burada karşıladı ve ağırladı" halinde konuştu.
"Bir başlı bile çakılmadan iz kafe projesi yapıldı"
Kaplan, binanın katıksız halinin tek zaman bozulmadığını belirterek, yenileme çalışmalarının ise 2006 senesinde bitirildiğini söyledi. Restorasyon çalışmalarının peşi sıra binanın müze kendisine kullanıldığını dile getiren Yasin Kaplan, şu ifadeleri kullandı:
"Daha sonraları dü modüler binanın ortak parçası müze ihtiyacını karşıladığı düşüncesince öbür parçası ruhsuz halde kaldı. Sonrasında da Kocaeli Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü buranın hâlâ dobra amaçlarla kullanılması has ortak tenkis süreci başlattı. Biz de burayı gençlerle buluşturmak has bu tenkis sürecine engelleme olduk. TÜGVA kendisine 2016 senesinde isticar etmek şekli ile muhtemelen ortak değer karşılığında burayı kullanıma geçirdik. Büyük bekleme salonunu iz kafe projesi kendisine yaptık ve bakanlığa sunduk. Bölge müdürlüğünün onayından sonraları içindeki zamanı dokuya tek dokunca vermeden, ortak başlı bile çakılmadan buranın içerisi ağız ağıza ortak iz kafe projesine dönüştürüldü. İlk fasıl gençlerin imtihan dönemlerinde sınavları düşüncesince çalışmalarını gerçekleştirdiği ortak bölgeye dönüştü. İlk fasıl düşüncesince tek ecir alınmıyor. İkinci fasıl ise Ziraat Bankası işbirliğiyle 'icathane' kendisine tasarlandı ve yürütme edildi. Orada da bilhassa ölçülü ekol çağındaki gençlerimize ardinyo, robotik kodlama, sınai tasarım, sentetik zeka kabilinden dersler veriliyor. Orada tahsil edilen dersler sonucunda dallar planlar yazarak Teknofest'e öz olanaklarıyla iltihak olanağı buluyorlar"
"Tarihi dokuya dokunca vermeden gençleri etkinliklerle buluşturuyoruz"
En şişman gayelerinin, gençlere toplumsal olanak getirmek bulunduğunu vurgulayan Yasin Kaplan, "Biz burayı ağız ağıza gençlerin kullanımına elverişli ortak bölgeye çevirdik. Zaten ismi da şu an "Tarihi Genç Mekan" kendisine nitelendiriliyor. Sadece öğrencilerin girip çıkmış olduğu ortak yer. Ama altını çizerek söylüyorum ki, hoppadak TÜGVA'lı değil herhangi ortak kesimin, herhangi ortak camiadan öğrencilerin girip çıkabildiği ortak yer. Ders çalışıyorlar, toplumsal etkinlikler yapabiliyorlar. Tarihi dokuya dokunca vermeden gençleri burada herhangi ortak muhtelif etkinlikle buluşturabiliyoruz" laflarına ekledi.
Mehmet Ekrem Ceylan
