Herkesin mikrobiyotası kendine özeldir. ''Mikrobiyotasını tanıyan ve koruyan, sağlığını da korur'' diyen Diyetisyen Pınar Demirkaya, hormon dengesinden hab problemlerine, depresyondan inflomasyon denilen yangıya denli dayanıklı aşırı hastalığa mefruşat hazırlayan gayrisıhhi mikrobiyotanın akilane tagaddi ile düzeltilebileceğini söyledi.

Diyetisyen Demirkaya, ''Bedenin iç ekosistemi kendisine anlatım edebileceğimiz mikrobiyota, sağlığımız ve hastalıklarımızın nedeni kendisine nazarıitibar çekiyor. İkinci bellek kendisine anlatım edilen bumbar mikrobiyotası dayanıklı aşırı hastalığın nedeni kendisine gösteriliyor. Bağırsak mikrobiyotasının sağlığına yapacağımız dayanak umumi beden sağlığını sübvanse etmek anlamına gelir'' dedi.

“Mikrobiyota sağlığa göz açımızı değiştirdi”

“Mikrobiyota sağlığa göz açımızı değiştirdi” diyen Diyetisyen Demirkaya, “Mikrobiyota, sayısı insanoğlu hücrelerinin 10 katından elan ortak tomar bulunan nafi ve dokuncalı bakterilerden oluşan aşırı iri ve her insanın kendine hususi bulunan ortak çalışkan grubu kendisine tanımlanabilir. Bağırsaklarımızda neşeli aşırı ayrışık nafi ve dokuncalı bakteriler, yediklerimizle beslenirler. Dolayısıyla yediklerimiz bumbar sağlığımızı ve mikrobiyotayı yakından ilgilendirir. Mikrobiyotanın keşfi, özellikle obezite, Tip 2 şeker hastalığı hastalığı kabil beslenmeden meydana gelen esenlik sorunlarının çözümünde ayrımlı göz açıları geliştirmemize de kez açtı” biçiminde konuştu.

“Mikrobiyotası karmakarışık bulunan bahtiyar olamıyor”

Mikrobiyotanın mevki ile ilişkisini değerlendiren Diyetisyen Demirkaya, “Kötü bakterilerin çoğunlukta bulunduğu ortak bumbar mikrobiyotası, cır cır ve keder kabil sorunlarla kendini hissettirir. Buna ilişkin kendisine da bünyenin vitamin değerlerinde zayiat ortaya çıkar, muafiyet düşer. Hormonal çatı ve hepsi ifrazat bağırsağın tasalı ortamından aksi etkilenirler ve ilk inam sağlığımız bozulmaya başlar. Mutluluğumuzdan mesul serotonin hormonunun yüzdelik 95'i bağırsaklardan, yüzdelik 5'i beyinden salgılanıyor. Alerjiler, kilogram arama problemler, yiyecek bozuklukları- romanesk yeme, besin bağımlılığı, Obezite, Tip 2diyabet, egzama, gül hastalığı, kurdeşen kabil ten hastalıkları, süreğen yorgunluk, otoimmün hastalıklar, nörolojik hastalıklar, bumbar hastalıkları, çocuklarda otizm, yetişkinlerde depresyon, fibromiyalji, bulut bozukluğu mikrobiyotanın güzel çalışmadığı yıllarda çıkan hastalıklardan elden bazılarıdır” sanarak konuştu.

“Herkesin mikrobiyotası kendine özel”

Herkesin mikrobiyotasının ayrımlı olduğuna aksan işleyen Diyetisyen Demirkaya, “Mikrobiyota pus izi kabil insana özeldir ve ana karnında oluşmaya başlar. Doğum kanalından geçe bebek, anneden nafi bakteriler alır. Anne sütü ile süregelen beslen döneminden itibaren 5-7 yaşına kadarki süreçte, insanoğlu mikrobiyotası iri seviyede oluşuk olur. Bu sebeple alışılagelen veladet ve ana sütü, dimdik ortak mikrobiyotaya erbap peyda etmek açısından epey önemlidir.Şehir hayatı, iklim kirliliği, çalışkan suya erişiminin olmaması kabil nice çevresel koşul, mikrobiyotanın bozulmasına illet olur. Gene de iri hisse tagaddi alışkanlıklarına aittir. Şeker bağımlılığı, nişasta ve karbonhidrat bağımlılığı, fastfood beslenme, kefaret mahsulat tüketmek, tatlandırıcı kullanmak, sınai yağlar ve margarinler kullanmak, GDO içeren besinler bezdirmek mikrobiyotanın en iri düşmanıdır” ifadelerini kullandı.

Mikrobiyota diyeti

Mikrobiyota diyetini Diyetisyen Demirkaya şu halde özetledi: “Mikrobiyota diyeti, bağırsaktaki dokuncalı bakterilerin nafi bakterilere dominant gelmesini hedefleyen her insana hususi kendisine planlanan ortak diyettir. Özellikle kilogram ödeme sürecinde bumbar florasını doğrultmak ve yiyecek alışkanlıklarını hâllenmek şartıyla uyguladığımız ortak çeşit eleme rejimi biçiminde anlatım edilebilir.

Yapılacak testlerle ısın sınırlaması olmaksızın, insana hususi ortak eleme rejimi başlanmaktadır. Bağırsak florası düzeldikçe, puanı ceninisakıt besin grupları yahut elan ilk elenmiş edilen besinler, küçük ufak rejime müdahale edilmeye başlanır. Tıpkı ek gıdaya sabık ortak çocuk gibi, beden hepsi gıdalarla biricik on paralık ve baştan tanıştırılır.Mikrobiyota rejimi ile ilişik aşırı yazılıp çiziliyor. Bu mevzuda en esas bilgelik bunun ağız ağıza şahsi ortak kodifikasyon olduğudur. mesela enginar kabil aşırı yarayışlı ortak besindir fakat sizin düşüncesince o denli da yarayışlı olmayabilir yahut bademe alerjiniz bulunur gücün ortak gayr düşüncesince badem en yarayışlı gıdalardan biridir.

Prebiyotik şu demek oluyor ki probiyotikleri besleyici ve çoğalmalarını sağlayıcı elma, çilek, sarımsak, soğan, enginar, domates, kuşkonmaz kabil gıdalar beslenmeye eklenir. Zeytin, Zeytinyağı ve avokado kabil dimdik yağlar ev inşası dürme turşusu ve benzer varlıklı probiyotik kaynakları, mikrobiyota rejiminin eğer olmazsa olmazlarıdır.”

Mikrobiyota rejimi ile vücutta neler değişir?

Diyetisyen Demirkaya, laflarını şu halde tamamladı: “Bağırsak florasının dengeye kavuşunca, kilogram almaya illet bulunan şeker hastalığı ve karbonhidrat kabil besinlere bağımlılık azalır yahut ağız ağıza ortadan kalkar. Bu da ülküsel kiloya kavuşulmasını sağlar. Besinler en güzel halde sindirilince, beden gıdalardan azami yarar sağlar. Mikrobiyota bozulunca ortaya çıkan otoimmün hastalıklar, dünkü düzenle ortadan kalkar. Bağırsak dostu bakterilerin çoğunlukta bulunduğu ortak bumbar mikrobiyotası çelimli ortak muafiyet sistemine erbap araştırma görevlisi olur. Mikrobiyota dengemizi değişmez bir duruma getirebilmek düşüncesince kefaret uzmanı desteği kabul etmek önemlidir.”

HABERİ SİTEDEN OKU...